Kimyasal atıklar, kanserojen ürünler, hormonlar, genetiği değiştirilmiş gıdalar, zararlı katkı maddeleri, cep telefonu ve kimyasallar, insan sağlığını tehdit ediyor.
Kimyasal atıklar, kanserojen ürünler, hormonlar, genetiği değiştirilmiş gıdalar, zararlı katkı maddeleri, cep telefonu ve diğer elektronik eşyalardaki radyasyonlar gibi zehirli kimyasallar, insan sağlığını tehdit ediyor.
Yiyecek ve içeceklere konan 15 bine yakın katkı maddesi var. AB , birliğe üye ülkelerde bunları yasaklarken, Türkiye kendi insanının sağlığını güvence altına alan yasal korumaları sağlayabilmiş değil. Özellikle gıda üreticilerinin ölümcül oyunlarına, Sağlık ve Tarım Bakanlığı "nın yeterli derecede önlem almaması tepki topluyor . Şirketlerin, bitmek tükenmek bilmeyen rant hırsıyla ölüme davetiye çıkaran çirkin rekabetinin kurbanı ise tüketiciler! Gıdadan temizliğe, giyimden teknolojiye kadar insanı sadece tüketen bir obje olarak ele alan vicdansız rekabet hırsı, kitlesel ölümlere neden olabilecek bir piyasa çemberi oluşturdu.
Kimyasal atıklar, kanserojen ürünler, hormonlar, GDO (Genetiği değiştirilmiş) gıdalar, zararlı katkı maddeleri, yiyecek, içecek, giyecek, mobilya ve temizlik ürünlerindeki kimyasallar, cep telefonu başta olmak üzere elektronik eşyalardaki radyasyonlar gibi insan sağlığını tehdit eden zehirli kimyasallarla ilgili olarak her gün yeni bir dehşet verici haber dinliyor ya da gerçeği öğreniyoruz. Üstüne bir de dünya ilaç tekellerinin Türkiye "de düşük gelirli insanları kobay olarak kullanması gibi haberler vatandaşların tedirginliğini had safhaya çıkarıyor. Sadece yiyecek ve içeceklere konan 15 bine yakın katkı maddesinden yüzlercesi sağlığa zararlı ve AB standartlarına göre içeriğinde bu katkı maddeleri olan ürünlerin Avrupa ülkelerinde satışı yasak.
Vicdansız rekabet hırsı
AncakTürkiye , birçok konuda olduğu gibi bu kanserojenler ve kimyasallarla ilgili standartlarını belirleyebilmiş ve kendi insanının sağlığını güvence altına alan yasal korumaları tam olarak sağlayabilmiş değil. Özellikle çok uluslu şirketlerin, uçsuz bucaksız rekabet pazarında, ayakta kalabilmek ve daha geniş kitlelere ulaşabilmek için, bitmek tükenmek bilmeyen para ve rant hırsıyla, insan sağlığını günden güne hiçe sayan ve ölüme davetiye çıkaran tehlikeli ve çirkin bir rekabet pazarı kurduğuna şahit oluyoruz. Bu rekabette, trans yağlar, kimyasal ürünler, zehirli katkı maddeleri ile temizlikten, giyime ve gıdaya kadar insanı sadece tüketen bir obje olarak ele alan vicdansız rekabet hırsı, kitlesel ölümlere neden olabilecek bir piyasa çemberi oluşturdu. Cep telefonlarından, gıdaya, temizlik malzemelerinden içeceklere kadar sağlıksız, zararlı ve hatta riskli beslenme ve yaşam tarzı her geçen gün yükselirken, insanların bu konuda ilgisiz ve pasif kalması, halk sağlığını hiçe sayan ahlaksız şirketlerin de ekmeğine yağ sürüyor. Özellikle gıda sanayinde şirketlerin, insan sağlığını tehdit eden ölümcül oyunlarına, Sağlık ve Tarım Bakanlığı "nın yeterli derecede önlem almadığına şahit oluyoruz.